Dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarı CES 2024, büyük oranda tamamlandı. Şirketler, en yeni ürün ve teknolojilerini CES 2024 kapsamında tanıttılar. Güney Koreli teknoloji devi Samsung da o firmalardan biriydi.
Samsung, gerçekleştirdiği etkinliklerde sevimli mi sevimli robotu Ballie ve 360 derece katlanabilen ekran teknolojilerini gösterdi. Ancak şirket, bunun çok daha ötesinde de açıklamalarda bulundu. Bizzat Samsung CEO'su Jong-Hee Han'ın katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında, "herkes için yapay zekâ" vizyonunu da tanıttı. Bu vizyon, Samsung'un insan hayatını kolaylaştırmak için yapay zekâdan nasıl faydalanacağını gözler önüne seriyor.
Yapay zekâ, arka planda her zaman çalışacak
Samsung CEO'su Jong-Hee (JH) Han, basın toplantısında yaptığı açılış konuşmasında, yapay zekânın bağlantılı teknolojiler konusunda insanların günlük yaşamını iyileştirirken her zaman kontrollü ve "arka planda" çalışmaya devam edeceğini aktardı. JH Han ile birlikte şirketin önde gelen yöneticilerinin özetlediği strateji, yapay zekânın hem kolay hem de kullanışlı bir şekilde bağlantılı deneyimleri geliştirmedeki rolüne odaklandı.
Yapay zekanın ortaya çıkmasıyla birlikte, daha akıllı ve daha iyi deneyimlerin yaşama şeklimizi yeniden tanımlayacağını belirten JH Han, "Samsung'un güçlü cihazlardan oluşan geniş portföyü ve açık kaynak iş birliklerini geliştirme arayışı, yapay zeka ve hiper-bağlanabilirlik özelliklerinin herkese ulaştırılmasına yardımcı olacak." ifadelerini kullandı.
"Bağlantılı yaşamın konforunu sunuyoruz"
Samsung Türkiye Tüketici Elektroniği Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mert Gürsoy, Samsung'un geleceğe yönelik planlarını şöyle açıkladı:
Yapay zekâ destekli ekranlar ve diğer dijital cihazlar ile evlerde yepyeni bir deneyim sunulacak
CES basın toplantısında konuşan Samsung Electronics Amerika Bağlantılı Deneyim Merkezi Başkanı Jonathan Gabrio, yapay zekâ teknolojisinin ekran ürünlerinin ve dijital cihazların kullanımını nasıl dönüştürdüğünü katılımcılara aktardı. Örneğin, Samsung Neo QLED 8K QN900D, önceki modele göre 8 kat daha büyük bir yapay zekâ sinir ağıyla ve iki kat daha hızlı bir NPU ile donatılmış yerleşik bir yapay zekâ işlemcisi olan NQ8 AI Gen 3'e sahip. Bu işlemci sayesinde Samsung Neo QLED 8K, kullanıcılara 8K’ya kadar yüksek çözünürlük kalitesinde izleme deneyimi sunmak için düşük çözünürlüklü içerikleri otomatik olarak yükseltiyor ve AI Motion Enhancer Pro özelliğiyle hızlı hareket eden sahneleri netleştiriyor.
Samsung Neo QLED 8K ayrıca, TV’lerdeki ses deneyimini optimize etmek için yapay zekâyı kullanarak insan seslerini ve arka plan gürültüsünü analiz eden Aktif Ses Yükseltici Pro ile donatıldı. Bu özellik sayesinde, çeşitli içeriklerin bir stadyumun veya sinema salonunun ön sırasındaymış gibi keyfini çıkarmak mümkün oluyor. Bunların yanında Samsung Neo QLED 8K, eğlence deneyimini geliştirmek için en yeni uygulamaları, hizmetleri, kişiselleştirilmiş içerikleri ve hizmet önerileri sunan Tizen OS Home özelliğine de sahip.
Samsung, farklı ihtiyaçları olan izleyiciler için de yenilikçi erişilebilirlik özellikleri sunuyor. Samsung Neo QLED'deki işaret dili özelliği, işitme engellilerin hareketleriyle kolayca kontrol edilebiliyor. Sesli Altyazı özelliği ise görme engelliler için altyazıları gerçek zamanlı olarak seslendiriyor.
Ayrıca Samsung, 150 inçlik bir görüntüleme alanına sahip olmasının yanında, aynı zamanda dünyanın ilk kablosuz 8K iletimine sahip projektörü yeni The Premiere 8K'yı da tanıttı. The Premiere 8K ile kullanıcılar kendi evlerinin konforunda sinemadaki gibi tam genişlikte bir izleme deneyimi yaşayabilecek.
Ses konusunda ise Samsung, kullanıcıların evlerine kolayca entegre olan özelleştirilebilir kapak tasarımına sahip bir hoparlör olan Music Frame'i tanıttı. Music Frame, Q-Symphony özelliği sayesinde Samsung TV'ler ve soundbar'larla senkronize oluyor; dahili çift woofer ile sunduğu güçlendirilmiş bas ve surround sesi zahmetsizce evlere getiriyor.
Mutfağa ve yemeğe yönelik deneyimleri geliştirmek için Samsung, AI Family Hub+ özellikli 4 kapılı Bespoke Flex buzdolabını tanıttı. Buzdolabı, yeni AI Vision Inside özelliği sunan 32 inçlik bir ekrana sahip. Bu özellik, buzdolabına konan ve çıkarılan 33 farklı gıda maddesini tanıyan dahili bir kamera kullanıyor ve bu malzemeler üzerinden tarifler öneriyor. Kullanıcılar ayrıca AI Family Hub ekranına sahip 4 kapılı Bespoke Flex buzdolabında sakladıkları gıda maddelerinin "son kullanım tarihlerini" de belirleyebiliyor. Bu özellik etkinleştirildikten sonra buzdolabı, belirlenen tarihler yaklaşınca kullanıcıya bildirim gönderiyor. Gıda israfını azaltarak tasarruf etmeye yardımcı olan yapay zekâ destekli bu özellikler, çevreye daha duyarlı yaşam tarzlarını mümkün kılıyor. Anyplace Induction serisi ise yapay zekâ bağlantısını bir adım öteye taşıyor. Samsung Food uygulamasına kaydedilen tarifler, fırının 7 inç genişliğindeki ekranından paylaşılabiliyor, böylece kullanıcılar, yemeklerini hazırlarken içerikleri takip edebiliyor.
Samsung'un yapay zeka teknolojileri mutfağın dışındaki cihazlarda da yer alıyor. Yeni Bespoke AI Combo kurutmalı çamaşır makinesi, AI Hub özelliğine sahip. Çamaşır yıkama işlemini yöneten sezgisel bir kontrol merkezi görevi gören 7 inç LCD ekran, kullanıcılara kolay ve keyifli bir yıkama ve kurutma deneyimi sunuyor. Özellik, kullanıcıların alışkanlıklarını hatırlıyor ve yıkama programları önermek için makine öğrenimi teknolojisi kullanarak yıkama ve kurutma işlevlerini kişiselleştiriyor. Samsung'un yakında piyasaya sunacağı vakumlu ve paspaslı robot süpürge Bespoke Jet Bot Combo, daha kullanışlı ve etkili bir temizlik deneyimi için yapay zekâdan yararlanıyor. Önceki nesil robot süpürge serisinin devamı niteliğindeki üründe yer alan yapay zekâ nesne tanıma özelliği, daha fazla nesneyi ayırt edebilecek, lekeleri tespit edip etrafını daha iyi algılayacak. Bespoke Jet Bot Combo ayrıca, halının uzunluğunun yanı sıra karşılaştığı zemin türlerini de algılıyor ve ayarlarını buna göre değiştiriyor.
Uzamsal yapay zekâ ile cihaz bağlantıları iyileştirildi
Samsung Başkan Yardımcısı ve SmartThings Başkanı Jaeyeon Jung, Samsung'un SmartThings vizyonunu aktarmanın yanında, yapay zekâ teknolojisiyle kullanıcılar ve cihazları arasındaki ilişkiyi güçlendirmenin heyecan verici yeni yollarını şu cümleyle vurguladı, "Bir müşteri ne kadar çok Samsung cihazı kullanırsa, bu cihazlar o kadar akıllı hâle geliyor ve günlük hayatı daha iyi öğrenip destekliyor."
Uzamsal yapay zekâ, kullanıcının yaşam alanını ve rutinlerini öğrenen cihazlarda, bu vizyonu mümkün kılmanın anahtarı olarak öne çıkıyor. Cihazlar bu sayede daha kişiselleştirilmiş bir ev yönetimi deneyimi sunuyor. Kullanıcıların tüm cihazların durumunu ve konumunu kolayca kontrol edebilmesini mümkün kılan SmartThings, dijital kat planları oluşturulması konusunda robot süpürgeler gibi bağlı cihazlarda LiDAR teknolojisini kullanıyor. SmartThings mart ayında, Samsung akıllı telefon ve TV'lerde daha ayrıntılı bir deneyim yaşatmak için geliştirilen 3 boyutlu harita görünümü özelliğini kullanıma sunacak. Ayrıca, yalnızca bir QR koduyla, kullanıcıların kendi SmartThings ekosistemlerine aile ve arkadaşlarını eklemesine olanak tanınacak, böylece evdeki her kullanıcı kendi rutinini oluşturabilecek.
Akıllı sensörler ve yapay zekâ kullanan SmartThings platformu, düşme gibi olağandışı durumları tespit edebiliyor ve belirlenen aile üyelerine ve çalışanlara uyarılar gönderebiliyor. Bunların yanında, Galaxy SmartTag2 sayesinde kullanıcılar, evcil hayvanlarının aktivitelerini takip edebiliyor ve ürünü bir tasmaya veya gezdirme aksesuarına takarak evcil hayvanlarının bilgilerini dijital olarak saklayabiliyor.
Jaeyeon Jung’un değindiği bir diğer nokta da Bixby sesli asistanının gelişmiş yapay zekâ yetenekleriyle akıllı evleri nasıl daha dinamik hâle getirdiğiydi. Bixby artık kullanıcının konumunu ve faaliyetlerini anlayarak komutları otomatik olarak en uygun cihazlara yönlendirebiliyor. Çoklu cihaz uyandırma gibi temel teknolojiler, paylaşılan bir iletişim protokolüyle birleştirildi. Bu özellikler, Bixby'nin bir odadaki tüm cihazlardan komutları dinlemesini ve sonrasında, istenen eylemin yalnızca en ilgili cihazda gerçekleştirilmesini sağlıyor. Örneğin, mutfakta Family Hub üzerinden bir yemek tarifi videosu izleyen bir kullanıcı "Hey, Bixby! Bir şarkı çal" diye seslendiğinde, müzik, kullanıcının akıllı hoparlöründe başlayacak ve tarif videosu kesintiye uğramadan Family Hub'da oynatılmaya devam edecek.
Samsung Daily+ hizmetine sahip TV’ler, akıllı ev özelliklerinin büyük bir kısmı için giderek daha merkezi bir konuma sahip olurken aynı zamanda çeşitli ek hizmetlere de erişim sunacak. Bunlar arasında ConnecTime çözümü aracılığıyla yapılabilen video görüşmeleri, video üzerinden veteriner danışmanlık hizmetleri ve egzersiz verilerini Samsung akıllı saatlerine aktarabilen Workout Tracker yer alıyor. Samsung ayrıca, TV kapalıyken bile erişilebilen hava durumu veya ev güvenlik sisteminden canlı güvenlik kamerası görüntüsü gibi kullanıcıların evleri hakkında yararlı bilgiler sunan yeni Samsung Now+ hizmetini de duyurdu. SmartThings özelliklerinde olduğu gibi, kullanıcılar bu bilgilere de sesli komutla erişebilecek.
Güvenlik ve gizlilik ön planda olacak
Samsung, yapay zekâ özellikli ve birbirine bağlı cihazların geleceği konusunda güvenliğin ve gizliliğin önemine odaklanıyor. Mobil Deneyim Güvenliği Ekibi'nden Shin Baik, hiper bağlantılı çağın temel bir unsuru olarak, şirketin güvenlik çözümlerine değindi. Güvenlik çözümlerinden biri olan Samsung Knox Matrix, artık birçok Samsung Galaxy akıllı telefonda ve akıllı TV'de uçtan uca şifreleme sağlıyor. Bu teknoloji, güvenlik tehditlerini belirlemek ve izole etmek için cihazların birbirini izlemesine olanak tanıyor. Samsung'un bazı popüler cihazlarında kullanıcı verilerini güvende tutan Knox Vault’un kullanımı ise Samsung Neo QLED 8K TV'ler gibi SmartThings’e bağlanan daha fazla cihazı kapsayacak şekilde genişletildi. Bunlara ek olarak, Samsung'un büyük teknoloji şirketleriyle yaptığı iş birlikleri, kullanıcıların güvenliğini ve gizliliğini kendi ihtiyaçlarına göre uyarlanmış bir şekilde deneyimlemesine imkân tanıyor.
Samsung, sorumlu malzeme kullanımı, enerji yönetimi ve erişilebilirlik konularında adımlar atıyor
Etkinlikte ayrıca, Samsung Kurumsal Sürdürülebilirlik Merkezi Başkan Yardımcısı Inhee Chung, Samsung'un daha döngüsel bir ekonomi yaratılmasına yönelik planlarını vurguladı. Bu planların bir parçası olarak Samsung, ürünlerinde geri dönüştürülmüş malzemelere giderek daha fazla yer veriyor. Örneğin, Galaxy cihazlarında atık balık ağlarından elde edilen geri dönüştürülmüş plastikler, TV'lerde geri dönüştürülmüş plastikler ve Bespoke buzdolaplarında geri dönüştürülmüş alüminyum malzemeler kullanılıyor.
Ayrıca, şirketin ABD'de ve belirli Avrupa ülkelerinde hayata geçirdiği Certified ReNewed programı, uygun fiyatlı yenilenmiş telefonlar sunuyor. Galaxy Upcycling programı ise tüketicilerin eski telefonlarını yaratıcı şekillerde yeniden kullanmasına veya yeniden tasarlamasına imkân tanıyor. Şirket geri dönüşüm kadar ileri dönüşüm faaliyetlerinin de ölçeğini büyütmeyi hedefliyor.
Samsung'un sunduğu teknolojilerdeki sürdürülebilirlik çabalarına katkıda bulunma yolları arasında, SmartThings AI Enerji Modu gibi özellikler aracılığıyla ürünlerinin kullanımını enerji açısından daha verimli hâle getirmek için yapay zekâdan yararlanmak da yer alıyor. Bu çözümler, kullanıcıların elektriği verimli kullanmasına yardımcı olmak için enerji kullanımını otomatik olarak optimize ediyor. Yeni özellikler, yapay zekâ teknolojilerinin yalnızca yaşamı kolaylaştırmakla kalmayıp, aynı zamanda tüketicilerin çevresel ve ekonomik açıdan daha sorumlu bir yaşam sürmesine imkân tanıdığının örnekleri olarak öne çıkıyor.
Samsung, erişilebilirlik özelliklerini artırmak için dijital cihazlara, eller serbest hareketlerine yanıt vermek gibi yeni özellikler ekliyor. Mobil cihazlar, aramalar sırasında otomatik olarak oluşturulan altyazılar sunuyor; TV'lerde ve ekranlarda altyazıları sese dönüştüren, yapay zekâ özellikli yeni bir metinden konuşmaya dönüştürme özelliği (text-to-speech) bulunuyor. Görme güçlüğü çekenlere daha fazla yardımcı olmak için, Samsung TV'lerdeki Relumino Together Modu, görme güçlüğü çeken ve çekmeyen tüm kullanıcıların hem görsel ayarlarla hem de özel ayarlar yapılmadan, birlikte TV izleyebilmesini sağlıyor.