Son yıllarda hayvandan insana organ nakli konusu dikkat çeken bir araştırma hâline geldi. Ancak bu yöntemde karşılaşılan bir dizi zorluk, hâlâ bu tedavi seçeneğini sınırlı kılıyor.
Mesela hayvan organları genellikle insan vücuduyla uyumsuz olabiliyor, bağışıklık sistemimiz de organı reddetme riski yaşatabiliyor.
Peki bir hayvanın organının başarılı bir şekilde bir insana nakledildiğini düşünelim. Böyle bir durumda bizim organlarımızda yaşadığımız sağlık sorunlarının yaşanması yine de muhtemel mi?
Hayvanlardan insanlara organ nakli uzun süredir uygulanan bir prosedürdür.
Hayvanlardan elde edilen organların insanlara nakledilmesi anlamına gelen xenotransplantasyon işleminde birkaç zorluk bulunuyor. Uyumsuzluk sorunları, bağışıklık sistemi reddi ve enfeksiyon riskleri gibi faktörler bu işlemi zorlaştıran etmenlerdir.
Günümüzde organ nakli, birçok insanın hayatını kurtaran önemli bir tedavi yöntemi olarak biliniyor. Ancak organ bağışının sınırlı olması ve uyumsuzluk sorunları birçok hastanın bu hayati ihtiyacını karşılamada zorluk yaşamasına neden oluyor. İşte tam da bu noktada hayvandan insana nakil dediğimiz xenotransplantasyon devreye giriyor.
Bu yöntemle aslında çok önceden, basit kan transfüzyonları ve deri nakilleri sayesinde tanıştık.
Ancak xenotransplantasyon daha da gelişince 1960'larda şempanzeden insana kalp nakilleri gibi denemeler başladı. Maalesef ilk denemelerde organlar yeterli desteği sağlayamadığı için başarılı olunamadı. Daha sonra 1992'de, bir babun maymununun karaciğerinin insana nakledilmesi denemeleri gerçekleştirildi.
Bu denemelerde de uzun süreli bir başarı sağlanamadı. 1983'te gerçekleşen Baby Fae olayında bir kız çocuğuna babun kalbi nakledilmiş ancak bebeğin yaşamı sadece 20 gün sürmüştü.
Eskiden organ nakli için uygun donör bulmak çok zordu ve diyaliz gibi tedaviler de henüz gelişmemişti.
1960’larda ABD'nin Tulane Üniversitesinde görevli Keith Reemtsma, bu sorunu çözmek için insan dışı primat böbreklerinin kullanılabileceği fikrini öne sürdü. O dönemde organ nakli, çoğunlukla şempanze nakilleri üzerinden yapılmıştı. Ancak bu denemelerin çoğu ya reddedilme ya da enfeksiyon nedeniyle başarısız oldu.
Reemtsma'nın öncülüğündeki çalışmalardan sonra hayvandan insana organ nakli alanındaki bir başka önemli adım 2022'de atıldı. New York Üniversitesi Langone Hastanesi'nde cerrahlar, genetik olarak değiştirilmiş bir domuzdan alınan böbreği başarıyla bir insan vücuduna naklettiler.
"Nakil için neden domuzlar daha uygun görülüyor?" derseniz de basit birkaç sebebi var:
Domuz yetiştiriciliğinin kolaylığı, hamilelik sürelerinin kısalığı, yavru sayılarının fazlalığı, yetişkin organ boyutlarının uygunluğu ve bakım maliyetlerinin düşüklüğü gibi avantajları nedeniyle bilim insanları tarafından organ kıtlığı krizini çözmek için en uygun seçenek olarak domuzlar görülüyor.
Peki nakledilen organ, kişide herhangi bir sorun oluşturabilir mi?
Hayvan organlarından insanlara nakledilmesi sırasında ortaya çıkabilen biyolojik bariyerler ve enfeksiyon riskleri, bu alandaki araştırmacıları meşgul eden önemli sorunlar arasında. Dolayısıyla hayvandan insana organ nakli şu anda güvenli ve etkili bir çözüm olmaktan uzak görünüyor.
Buna rağmen bilim dünyasındaki sürekli gelişmelerle birlikte gelecekte bu alandaki teknolojik ilerlemeler daha güvenli ve etkili çözümler sunabilir. Ancak şu an için organ nakli ihtiyacı olan kişilere genellikle insanlardan organ nakli yapılması öneriliyor.
Şu ana kadar yapılan çalışmalar ve denemeler, xenotransplantasyonun bir dizi zorluğu olduğunu gösterdi.
Elbette bir hayvanın organları bizim organlarımızla aynı değil. Bu yüzden nakledilen organın normal bir insan organı gibi çalışmasının garantisi verilmiyor. "Ne gibi zorluklar bizi bekliyor?" diye sorarsanız şu şekilde sıralayabiliriz:
- İnsanlarla hayvan organları arasında büyük immünolojik (bağışıklık) uyumsuzluklar bulunabilir. Bu uyumsuzluklar da bağışıklık sistemi tarafından organın reddedilmesine yol açabilir.
- Hayvanlardan alınan organlar, insanlara enfeksiyon riskini artırabilir ve hayvanda bulunan bazı mikroorganizmalar bizler için tehlike arz edebilir.
- Nakil sırasında hayvanlardan insanlara bulaşan hastalık (xenozoonoz) riski var. Bu da ciddi bir sağlık tehdidi demektir.
Eğer bir hayvan böbreği başarılı bir şekilde insana nakledilirse teorik olarak diyaliz ihtiyacı ortadan kalkar mı?
Evet, kalkabilir. Fakat bu durumda da yukarıda da sıraladığımız durumların göz önüne alınması gerektiği vurgusunu yapmak önemli.
İnsan vücudu, hayvan organını kabul edebilirse sonsuza kadar organın sorunsuz çalışabileceğinin garantisini vermek çok zor. O yüzden insan hastalıklarında görülen tedavi yöntemleri hayvan organlarında da etkili olur mu bilemiyoruz.
Teoride baktığımızda bir hayvan organının insana nakledilmesi ve başarılı bir şekilde işlev görmesi mümkün olabilir ancak bu, günümüzde henüz başarı sağlayamadığı için bir yorum yapmak ne yazık ki zor.
Organ nakli ile ilgili diğer içeriklerimiz:
Organ Bağışı Hakkında Yanlış Bilinen Doğrular